KUNDALİNİ & ENERJİ BEDEN SİSTEMİ

Meditasyon; uyku ya da trans konumu değildir çünkü kişi meditasyonda kendi yaşadığı deneyimlerin tamamen farkındadır. Saf farkındalık konumunda kişi içindeki sonsuz huzur, neşe ve sevgi kaynağı olan ruhunu hissetmeye başlar. Meditatif konumda dikkat sürekli 7. çakrada başın üstünde bebeklerin bıngıldak noktası denilen yerdedir. Yoganın kelime anlamı birleştirmedir. Fiziksel bedeni enerji bedenle birleştirip ruhun farkındalığına,s af düşünceye daha doğrusu ilahi zihne bağlar. Böylece meditatif konum bu anda gerçekleşir.

Peki bu durum nasıl gerçekleşir!

İnsan bedeninde binlerce yıldır kundalini enerjisi olarak bilinen sessiz bir ateş vardır. Omurganın sonunda yer alan sakrum kemiğinin içinde, sarmal şeklinde, altın renkli bir enerjidir.Onu uyandıracak, daha güçlü ateş haline getirecek olansa 1.nolu kök çakradır.Duygusal niteliği arınmış olan bu çakranın çalışmasıyla sakrum kemiğine yaptığı baskı onu harekete geçirerek omurga boyunca yükselttiğinde her çakranın içinden geçip alnınızın ortasında 6.çakradan(3.göz) geçtiğinde düşünceleriniz kendiliğinden arınıp sizi  düşüncesiz farkındalık konumuna yani, 7 nolu tepe çakraya ulaştırıp meditatif konuma girmenizi sağlıyacaktır.Böylece başınızın üstünde serin esinti olarak hissedeceksiniz. 

İçinizdeki hafiflik, sakinlik ve barış konumunu hissetmeye başladığınızda sadece gözlerinizi kapalı tutmaya devam edip düşüncelerinizi seyredin. Düşüncelerinizi kontrol etmeye ya da onları durdurmaya çalışmayın.yorum getirmeden film gibi izleyin.yorum yaparsanız düşünmeye başladığınızda anda kalmayıp meditatif konumun şifasını deneyimlememiş olursunuz ki ! Bu durumda yaşamınızda hiç bir olumsuzluk sizi bırakmak istemiyecektir.

Meditatif konumu deneyimledikçe ,kendi içinize yönelmeye başladıkça, yaşadığımız aile, arkadaş, çevre nedeniyle edindiğimiz, şartlandığımız olumsuz inançları harekete geçirip, kendimizle ilgili yıllardır içimizde taşıdığımız olumsuz bir duyguyu acı verici bir şekilde parçalamaya başlarız. Bu içimizde bazen,öyle bir korku yaratabilir ki ! sonuçta bilmediğimiz sonu cennetvari yaşam da olsa vazgeçip bildiğimiz olumsuzlukları mızla yaşamayı seçeriz. Tıpkı yeni ayakkabıyı ayağımıza uydurmaya gayret etmeyip,ayağımızı acıtmasından korkarak daha rahat üstelik bildiğim kalıpta eski ayakkabı diyerek,değişimden korkarak yürümeye devam etmeyi istemek dir.

Korku; yüce yaratıcımızın içimizde bizi yaratırken koyduğu o güzel saf,duru ruhumuza ulaşmamızı engeller.

İnsan kendi içsel varlığı üzerinde ciddi bir biçimde düşünmeye başlaması, olgunlaşma sürecinde atabileceği en büyük adımdır. Bu adım eski şartlanmalarımızı, yargılarımızı ve inançlarımızı sorgulamaya karar verdiğimizde çok acı verici bir hale gelebilir. Hepimiz geçmişin iyi olmayan yanlarıyla dolu, incinmiş, yaralanmış varlıklarız. 

Taşıdığımız bu olumsuz yük, meditasyonla hafifletilebilir. Ama bu aynı zamanda bazı güzel olmayan gerçeklerle yüzleşmeye ve sonra onlardan kurtulma cesaretini göstermeye hazır olmak demektir. İrade gücümüz bu yolda size destek verir yeter ki siz sonucunda cennet gibi bir yaşama kavuşacağınızı bilerek bu yolda azimle yürüyün.